1950’li yıllardan sonra Batı kapitalist üretim ve tüketim çarkının etkin bir hale gelmesi, batı egemenliğinin, batılı yaşam tarzının/modernitesinin dünya insanlarına dayatılır olması da çeşitli din mensuplarını düşündürmüş ve arayışlara sevk etmiştir. Az maliyetle daha çok para kazanma hırsı, üretimde domuz ürünlerini yaygın bir şekilde kullanma, ölü hayvanların her şeyini üretimde değerlendirme, gıda katkı maddelerinin alabildiğince yaygınlaşması, hormonlar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lu maddeler) bu yaşam tarzıyla birlikte insanların hayatlarında normal bir şekilde yer etmeye başladı. İnsanların yeme/içme tarzları değişti, eski gelenekler unutturuldu, fast food ve abur cubur yeme şekilleri yaygınlaştı. Doğal hayat tarzından uzaklaşma sonucunda yaygın ve yeni hastalıklar, insanlığı yok etmeye başladı. Gerek Müslümanlar gerek diğer din mensupları, bu kötü gidişata karşı arayışlarını hızlandırarak, çözüm yolları bulmaya çalışmaktadırlar. Yazının tamamı için TIKLAYINIZ (gidaraporu.com)
Genel
25 Kasım 2022 - 14:21
Nereye bu gidiş?
Dünyanın dört bir yanından insanlar helal gıda arayışındalar. Ancak müslüman olan halkımız gıda maddelerinin büyük bir kısmını domuz, alkol, kan ve leş tehlikesine rağmen ısrarla kullanıyor. Peki nereye bu gidiş? İşte detaylar...
Genel
25 Kasım 2022 - 14:21